22 Mayıs 2018 Salı

HyperX Üç Tane 2018 Red Dot Ödülü Kazandı


HyperX Oyuncu Ekipmanları, Oyunculara Yönelik Ürün Tasarımı Kategorisinde Red Dot Ödüllerini Topladı.

Kingston Technology Company Inc’in oyunculara yönelik bölümü olan HyperX, HyperX Cloud FlightTM kablosuz oyuncu kulaklığının, HyperX Pulsefire SurgeTM RGB oyuncu mouse’unun ve HyperXTM Alloy Elite RGB oyuncu klavyesinin, ürün tasarımı kategorisinde 2018 Red Dot ödülü kazandığını duyurdu. Bu ödüllerle HyperX, oyun sektöründe üst üste iki yıldır tasarım alanındaki liderler arasında yer alıyor.

CES 2018’de duyurulan HyperX Cloud Flight kablosuz oyuncu kulaklığı, sahip olduğu tasarımla Red Dot ödülüne layık görüldü. Kullanıcı rahatlığı göz önünde bulundurularak tasarlanan Cloud Flight, 30 saate kadar pil ömrü sunuyor. Bu süre oyunculara yönelik ürün piyasasında sunulan en uzun pil ömrü. Kapalı ve 90 derece dönebilen kulak bölümü ve HyperX hafızalı köpüğe sahip olan Cloud Flight, 50mm sürücüler ve 2.4 GHz yayın özelliğiyle oyunlarda etkileyici bir ses deneyimi oluşturuyor.

Red Dot ödülü kazanan HyperX Alloy Elite RGB oyuncu klavyesi ise sahip olduğu farklı özelliklerle dikkat çekiyor. Bunlar arasında renk ayarı yapma imkanı sunan NGenuity™ yazılımı da yer alıyor. Oyuncular üç farklı aydınlatma profilini klavyenin dahili belleğine kaydederek bu profilleri istedikleri her yerde kullanabiliyor. Sağlam çelik bir yapıdaki Alloy Elite RGB özel medya düğmelerine, ses ayarı için döndürülebilen büyük bir düğmeye, parlaklık, aydınlatma efektleri, oyun modu için hızlı erişim tuşlarına ve geçiş olanağı sunan USB 2.0 girişine sahip.



Ürün tasarımı kategorisinde ödül kazanan HyperX Pulsefire Surge RGB oyuncu mouse’unda beş adet özelleştirilebilir DPI ayarı bulunuyor. Oyuncular kendi tarzlarına göre 16.000 DPI’a kadar ayar yapabiliyor. Dahili bellek sayesinde kullanıcılar, aydınlatma ayarlarını ve efektleri üç farklı profile kaydedebiliyor, istedikleri yerde bu profilleri kullanabiliyor. 360 derecelik RGB ışık çemberini HyperX NGenuity yazılımıyla özelleştirmek mümkün. Sensör performansı ayarları, makrolar ve DPI ayarları gibi gelişmiş özelleştirme araçları da bulunuyor.

“Üç kategoride Red Dot Design ödülü kazandığımız için gururluyuz.” diyen HyperX Ürün Yönetimi Müdürü Baron Lee, sözlerine şöyle devam etti: “Tasarımdaki başarımızı, en iyi oyun aksesuarı markası olma hedefine ulaşmak için özenle çalışan HyperX ürün tasarım ekibine borçluyuz.”

Bir uluslararası tasarım yarışması olan Red Dot Ürün Tasarım Ödülleri 1955’ten bu yana düzenleniyor. Tüm dünyadan üreticiler ve tasarımcılar en iyi ürünlerini 48 farklı kategoride değerlendirmeye sokuyor. Katılımcıları değerlendiren jüri yalnızca en kaliteli tasarımları Red Dot Tasarım Ödülü’ne layık görüyor.

%50 kulaklık ses seviyesinde test edildi.

HyperX’e Ulaşabileceğiniz Adresler:

HyperX Hakkında
HyperX, oyuncular, bilgisayar üreticileri ve yetkili kullanıcılarına yüksek performanslı bileşenler sağlama amacı taşıyan dünyanın en büyük bağımsız bellek üreticisi olan Kingston® Technology Company, Inc.’in oyun bölümüdür. 15 yıldır HyperX’in amacı, oyun dünyasına ve ötesine, yüksek hızlı bellek, SSD, kulaklıklar, klavye, mouse, USB flaş sürücüleri ve mouse pad gibi oyuncular için oyun ürünleri geliştirmek oldu. Ödüllü HyperX markası, üstün konfor, estetik, performans ve güvenilirlik sağlayan ürünleri sürekli sunarak liderlik tahtasında adını üst sıralarda yazdırmakta. HyperX ürünleri, en zorlu ürün özelliklerini karşıladığı ve sınıfının en iyisi bileşenleri ile üretildiğinden dünya çapında profesyonel oyuncular, teknoloji meraklıları ve aşırı hız aşırtmacılarının seçimidir. HyperX dünya çapında 4 milyondan fazla kulaklık sattı.

21 Mayıs 2018 Pazartesi

CANNES EN İYİ YÖNETMEN ÖDÜLLÜ TONY GATLIF’TEN MELİKE ŞAHİN’E KLİP!..

Melike Şahin - Sevmek Suçsa Suçluyum

Kendine özgü yorumuyla alternatif müzik sahnesinde geniş bir dinleyici kitlesi bulunan Melike Şahin, “Sevmek Suçsa Suçluyum” isimli yeni şarkısını dinleyicileriyle buluşturdu.

Geçtiğimiz aylarda yine Sony Music etiketiyle yayınlanan “Deli Kan” isimli şarkısıyla büyük beğeni toplayan sanatçı; Yunan ezgileriyle bezeli umut dolu şarkısı “Sevmek Suçsa Suçluyum” ile müzikseverlere farklı bir lezzet sunuyor.

Sözleri Melike Şahin’e ait olan, bestesini ise Can Güngör’le beraber yaptıkları şarkının düzenlemesinde Can Güngör imzası bulunuyor.

ÖDÜLLÜ YÖNETMENDEN KLİP
“Sevmek Suçsa Suçluyum”un klibi; “Exils” filmiyle 2004 Cannes Film Festivali'nde “En İyi Yönetmen” ödülünü alan Fransız yönetmen Tony Gatlif tarafından çekildi.


Sirkeci Garı’nda, şarkının ruhuna uygun olarak neşeli bir atmosferde gerçekleşen çekimlerde sanatçıya otuz kadın oyuncu eşlik etti.

Daha önce Tony Gatlif’in son filmi “Djam”in film müzikleri albümünde de üç şarkı seslendiren Melike Şahin, Gatlif ile kendi klibi için bir araya gelmiş olmanın mutluluğunu şöyle ifade etti:

“Klibimi Gatlif gibi bir yönetmenin ellerine emanet etmiş olmaktan dolayı tarifsiz bir mutluluk içerisindeyim. Şarkıyı yazarkenki hislerimi klibe gayet şeffaf bir şekilde yansıttı. Sevmek Suçsa Suçluyum’un kedere düştüğümüz anlarda bize şifa olmasını, dayanışarak iyileşebileceğimizi hatırlatmasını diliyorum.”

Melike Şahin - Sevmek Suçsa Suçluyum

Melike Şahin kimdir?
Melike Şahin, 1989, İstanbul doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden 2012 yılında mezun oldu.

2011-2017 seneleri arasında BaBa ZuLa’ya Türkiye ve dünya turnelerinde vokalist olarak eşlik etti; Avrupa, Meksika, Hindistan ve Avusturalya'da 250'nin üzerinde konser verdi.

2017 Cannes Film Festivali'nde, Tony Gatlif'in son filmi Djam'in dünya prömiyeri öncesinde konser verdi ve filmin soundtrack albümü için üç şarkı seslendirdi.

2017 Kasım ayında, Sony Music Türkiye etiketiyle Deli Kan adlı teklisini paylaştı. Dinleyiciden büyük beğeni toplayan şarkının aranjesi Cihan Mürtezaoğlu’na ait.

Sanatçı 2018 baharını da “Sevmek Suçsa Suçluyum” adlı yeni teklisiyle selamladı. Aranjesi Can Güngör tarafından yapılan şarkının klibi dünyaca ünlü ödüllü yönetmen Tony Gatlif tarafından çekildi.

Melike Şahin - Sevmek Suçsa Suçluyum

PUBG MOBILE, 10 MİLYON GÜNLÜK KULLANICIYI GEÇTİ


Tencent ve PUBG Corp. dünya çapında büyük yankı uyandıran PlayerUnknown's Battlegrounds MOBILE’ın (PUBG MOBILE) Çin dışındaki ülkelerde 10 milyon günlük aktif kullanıcı sayısını geçtiğini açıkladı.

Tencent ve PUBG Corp., son derece popüler oyunun mobil sürümünü 19 Mart’ta App Store ve Google Play Store’da yayınladı. Aktif kullanıcı sayısındaki bu dönüm noktasının yanı sıra, PUBG MOBILE, 100’den fazla ülke ve bölgede en çok indirilen unvanını da elde etmeyi başardı. Bu performansa ulaşabilen en hızlı oyunlardan birisi ola PUBG MOBILE için birinciliği yakalamak bir haftadan kısa sürdü.

Yayınlandığı günden bu yana övgüler alan PUBG MOBILE, 2018 Google Play Ödülleri’nde “En İyi Çıkış Yapan Oyun” ve “En İyi Topluluk Oluşturan Oyun” kategorilerinde aday gösterilerek, iki kategoride aday olan tek oyun olmayı da başardı.

PUBG MOBILE geliştirici ekibi, PlayerUnknown’s Battlegrounds PC sürümündeki ana deneyimi mobile taşımaya odaklandı. Mobil için en iyi hâle getirilen kullanıcı arayüzü ile orijinal deneyim korundu. Ekip, oyunculara akıcı, sezgisel ve insanı saran bir deneyim yaşatmak için kontrollere ve oyunu mobile uygun hâle getirecek değişikliklere özellikle önem gösterdi. Geliştirici ekibi, oyuna her ay yeni içerikler eklemek için sıkı bir şekilde çalışmayı sürdürüyor.

Kısa süre önce PUBG MOBILE, oyuncularını Miramar savaş alanının iç daraltan arazisine taşıdı. Epik karşılaşmalar için tasarlanan geniş şehirlerin engebeli bir çölde yer aldığı Miramar, yüksek tempolu bir kapışmayı oyunseverlerin parmak uçlarına taşıyor. Mayıs Miramar güncellemesi hakkında daha fazla bilgi almak için PUBG MOBILE’ın Baş Tasarımcısı Jeff Kang’ın da yer aldığı videoyu aşağıdaki adresten izleyebilirsiniz.


PUBG MOBILE oyunculardan ve eleştirmenlerden çok sayıda olumlu yorum aldı. Geliştiriciler yüksek kaliteli içerikler hazırlayabilmek için oyuncularla etkileşim kurmayı sürdürüyorlar.


PlayerUnknown’s Battlegrounds hakkında
PC’de en çok oynanan oyunlardan birisi olan PlayerUnknown’s Battlegrounds, oyuncuların diğer 99 yarışmacıyla karşı karşıya geldiği ve silah arayıp, hayatta kalmak için savaştığı heyecan dolu bir battle royale oyunudur. PlayerUnknown's Battlegrounds hâlihazırda PC, Xbox One ve mobil cihazlarda oynanabiliyor.Oyun hakkında daha fazla gelişmeden haberdar olmak için oyunun resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

PUBG MOBILE ‘ı App Store ve Google Play’den ücretsiz olarak indirebilirsiniz.
Daha fazla bilgi için PUBG MOBILE resmi hesaplarını FacebookTwitter ve YouTube’da takip edebilirsiniz.

BİLKENT CENTER’DA RENKLİ KUTLAMA


Bilkent Center, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı renkli bir etkinlikle kutladı. AVM ziyaretçileri spor eğitmenleri eşliğinde zumba yaptı.

Bilkent Center’ 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı için özel bir etkinlik düzenledi. AVM’yi dolduran ziyaretçiler Sport Internatonal’ın spor eğitmenleriyle eğlenceli bir aktvitede buluştu. 

Alanında uzman spor eğitmenleri eşliğinde zumba yapan ziyaretçiler, bir yandan eğlendi diğer yandan da spor yapmanın tadını çıkardı. 

Eğlencenin en yakın takipçileri yine çocuklar oldu. Aileleriyle birlikte etkinlik alanına gelen çocuklar, sporun daha çok sevilmesi için yapılan organizasyonda en çok eğlenenler arasındaydı. 

Minikler etkinlik sonuna kadar dans etti.






Ramazan'da diş bakımınızı ihmal etmeyin


Diş Hekimi Sibel Seven Ramazan'da oruç tutanlara ağız ve diş bakımı hakkında önemli hatırlatmalar yaptı. Dt. Seven, diş plağı oluşumuna karşı "Sahur ve iftardan sonra mutlaka dişler fırçalanmalı, ara yüz temizliği ve gerekirse antiseptik gargara ya da tuzlu su ile gargara yapılmalıdır" dedi.
Ramazan ayında beslenme kadar ağız bakımının da önemli olduğunu vurgulayan Diş Hekimi Sibel Seven, dişlerin, fırçalamanın yanı sıra tükürük salgısı tarafından da korunduğunu belirtti. Sahur ve iftar arasında oruç tutanların dişlerini fırçalayamaması ve bir şeyler yiyip içememesi nedeniyle tükürük salgısının azalmasından dolayı diş plağı oluşumunun artabileceğini anlatan Dt. Seven, şu bilgileri verdi:
"Sahur ve iftardan sonra mutlaka dişler fırçalanmalı, ara yüz temizliği yapılmalı ve gerekirse antiseptik gargara ya da tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Ramazan'da ağızda görülen en büyük sorun ağız kokusudur. Ağız kokusuna da ağızda bulunan mevcut çürükler ve tartar varlığı, solunum yolları enfeksiyonları, karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları gibi nedenler yol açabilir. Açlık da ağız kokusunu tetikler. Öncelikle ağız kokusuna yol açabilecek sistematik rahatsızlıklar çözümlenmeli, çürük ve tartarlar ortadan kaldırılmalıdır."
“DİŞLER EN AZ 2 DAKİKA FIRÇALANMALI”
Ağız kokusuna karşı alınabilecek önlemlerden de bahseden Dt. Seven, şu önerilerde bulundu:
"Günlük ağız temizliği sahur ve iftardan sonra mutlaka yapılmalıdır. En az 2 dakika dişler fırçalanmalı ve ara yüz temizliği yapılmalıdır. Sıcak havalardan dolayı soğuk ve asitli içeceklere çok ihtiyaç duyarız. Ancak bunlar mide ve boğaz enfeksiyonuna neden olabileceğinden ağız kokusunu artırır. O nedenle bunlardan uzak durulmalıdır. Şekerli ve karbonhidratlı gıdalardan uzak durulmalıdır. Ağız bakımında diş fırçalama çok önemlidir. Yüzde 80 ağız kokusunu önler. O nedenle mutlaka dişler fırçalanmalıdır. Antiseptik gargara ya da tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Sahur sırasında maydanoz ve nane tüketimi hem sindirime yardımcı olur hem de ağızda hoş bir tat bırakır. Antibakteriyel etkisi nedeniyle yeşil çay tüketilebilir. Ağız kuruluğu çok fazla ise sahur tamamladıktan sonra ağız bakımı yapılıp, yatmadan önce suni tükürük jelleri kullanılabilir."

Yarının Kadın Yıldızları Sahnede


TSKB işbirliğiyle İstanbul Müzik Festivali kapsamında hayata geçirilen “Yarının Kadın Yıldızları: Genç Kadın Müzisyenler Eğitim Destek Fonu”nundan yararlanmaya hak kazanan genç müzisyenler sahneye çıkıyor. 28 Mayıs Pazartesi günü Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da Türkiye’nin ilk “harika çocuğu” İdil Biret’in de onur konuğu olacağı konserin gelirleri Genç Kadın Müzisyenler Destek Fonu’na aktarılacak.

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) işbirliğiyle, İstanbul Müzik Festivali’nin 46. yılında hayata geçirilen “Yarının Kadın Yıldızları” eğitim destek fonundan dünya sahnelerinde ülkemizi temsil edecek 14 genç kadın müzisyen faydalanacak. 28 Mayıs Pazartesi günü Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da gerçekleşecek konserin gelirleri, Genç Kadın Müzisyenler Destek Fonu’na aktarılacak.

Saat 20.00’de başlayacak konser öncesinde düzenlenecek, “Konsere Doğru Etkinlikleri” -kapsamında ise yazar Yekta Kopan moderatörlüğünde, Trakya Tıp Fakültesi öğrencisi ve kök hücre araştırmacısı İnci Kadribegiç ile Yale Üniversitesi öğrencisi ve Nobel’e İlk Adım Fizik Ödülü sahibi Zeynep Karacan kişisel başarı hikâyelerini anlatacak.

“Fırsat eşitliğinin sadece ekonomik değil sosyal boyutunu da çok önemsiyoruz”
1990 yılından bu yana İstanbul Müzik Festivali'nin destekçileri arasında yer alan TSKB, kadının güçlenmesi yönündeki sosyal sorumluluk faaliyetleri kapsamında Yarının Kadın Yıldızları projesinde eğitim destek sponsoru olarak yer alıyor.

Projeyi değerlendiren TSKB Genel Müdür Yardımcısı Yetkin Kesler fırsat eşitliğinin TSKB için bir kavramdan çok daha fazlası olduğunu ifade etti. Kesler sözlerine şöyle devam etti: “Fırsat eşitliği konusunu çok boyutlu şekilde ele almak gerektiğine inanıyoruz. Bu anlayışla bankamızda da fırsat eşitliğini gözetiyoruz. Bankacı çalışanlarımızın ve yönetim kadrolarımızın yüzde 55’i kadınlardan oluşuyor. Ayrıca “Kadın Dostu Kredi” programımızla son bir yılda finansman sağladığımız firmalarda kadın istihdamının yüzde 15, kadın dostu uygulamaların ise yüzde 30 seviyesinde artmasına destek verdik.”

Kadın istihdamının sadece ekonomik değil, sosyal boyutunu da çok önemsediklerinin altını çizen Kesler, Yarının Kadın Yıldızları projesinin de bu anlayışın bir sonucu olarak ortaya çıktığını belirtti. Kesler bu konuda TSKB’nin diğer projelerini ise şöyle anlattı: “Türk Eğitim Vakfı ile işbirliği ile hayata geçirdiğimiz ve üniversite öğrencisi genç kızları desteklediğimiz “Eğitimden Üretime” isimli burs fonu bizi çok heyecanlandıran bir diğer projemiz. Öte yandan WEP’s’in Türkiye’deki ilk imzacılarından biriyiz. Bu alandaki politika ve süreçlerimizle, KAGİDER Fırsat Eşitliği Modeli (FEM) sertifikasını da almaya hak kazanmanın mutluluğunu yaşıyoruz.”

Genç kadın müzisyenler Yarının Kadın Yıldızları projesiyle hayallerinin peşinde
Genç Kadın Müzisyenler Eğitim Destek Fonu’yla, yurtdışında eğitimini sürdürmek veya bir ustalık sınıfında yer almak, yarışmalara veya orkestra seçmelerine katılmak ya da iyi bir çalgıya sahip olmak isteyen 14 genç kadın müzisyen destekleniyor.

Eğitim Destek Fonu’ndan yararlanmaya hak kazanan müzisyenler:
Alara Acar - Arp
Aslı Su Kurtuluş - Flüt
Deniz Ayşe Birdal - Viyolonsel
Deniz Su Polat - Viyola
Ezgi Göktürk - Piyano
Ezgi Sarıkçıoğlu - Keman
Ezgi Su Apaydın - Keman
Gizem Sözeri - Kontrbas
Gülin Ataklı - Obua
Güneş Hızlılar - Arp
İdil Yunkuş - Keman
Ramona Kemmer - Piyano
Sesim Bezdüz - Keman
Ülker Tümer – Viyolonsel

Konser Programı:
18.30-19.30 Konsere Doğru @Demir Demirgil Tiyatro Salonu - Boğaziçi Üniversitesi
Yekta Kopan moderatörlüğünde Zeynep Karacan ve İnci Kadribegiç’in kişisel başarı hikâyeleri.
20.00Konser @Albert Long Hall - Boğaziçi Üniversitesi
Marcel Grandjany : Arp için Rapsodi
Claude Debussy : Danse sacrée et danse profane
Francis Poulenc : Piyano ve Obua için Sonat, FP 185
Sergei Rachmaninov : Bir Corelli teması üzerine çeşitlemeler, op. 42 /İdil Biret
Johannes Brahms : Piyanolu Dörtlü No.1, op.25

Bülent Ortaçgil - Bu Su Hiç Durmaz

Bülent Ortaçgil’in hayatına ve müziğine dair merak edilenlerin yer aldığı ve Mahmut Çınar’ın kaleme aldığı Bu Su Hiç Durmaz kitabı İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlandı.

Çocukluğundan itibaren ilgi duyduğu müziğe lise yıllarında kurdukları ilk amatör müzik grubu Damlalar’la başlayan Ortaçgil, fakülte yıllarında “Anlamsız” isimli kırkbeşliğini çıkardı. 1974’te de ilk albümü “Benimle Oynar mısın”ı kaydetti.

Bu albümden sonra müzik kariyerine on yıl ara veren Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok ile birlikte Çekirdek Sanatevi’nde tekrar çalmaya başladığında bir karar aşamasındaydı. Ara verdiği yıllarda da bütünüyle müzikten kopmayan Ortaçgil, kimya mühendisliğini bırakarak tercihini müzikten yana yaptı. Sonrasında “Pencere Önü çiçeği” (1986), “2. Perde” (1990) albümleriyle dinleyicileriyle buluştu.

Bülent Ortaçgil, dinleyicilerin Türkiye’nin hızlı dönüşüm yıllarında daha sabit adresler aradığı zaman müzikte rastladığı insanlardan biri. İşindeki titizliğe, müzikteki tutarlılığına karşın “Ben müzikal performansı bir kusursuzluk abidesi olarak görmüyorum” diyecek kadar da mütevazı.

Müzikal kaliteyle tiraj arasında her zaman doğrudan bir ilişki olmadığının en iyi örneklerinden biri Bülent Ortaçgil’dir. Müziğin popülerlik rüzgârına yelken açtığı yıllarda bile müzik kalitesini hep belli bir seviyede sürdürmeyi tercih etti. Bu da müzikal beğeninin giderek tek şarkılık çıkışlara dönüştüğü yıllarda bile albümündeki bütün şarkılarını dinletmeyi sağladı.

“Şarkılarımın yorumunda insanlara bir pencere açmak ya da onları kısıtlamamak gibi doğal olarak gelişen bir tarzım var. Bir şarkı ne kadar açık pencere taşırsa o kadar fazla anlamlandırabiliyor insanlar onu.” Bu doğallıktan ve çok yönlü bakmaktan olsa gerek dinleyicileri onu hiç yalnız bırakmadı.

Kitaba adını veren “Bu Su Hiç Durmaz”’ı Bülent Ortaçgil şöyle açıklıyor: “Bu Su Hiç Durmaz”da ben bir hüzün alırım. Her şey devam eder, su yine akar, yine gider ve hayat sürer. Sen de istediklerini yapamayabilirsin ama hayat aktığı için onunla beraber akarsın. Bir tür kabulleniş hüznü... Hayatta her zaman bir devinim vardır. Su zaten benim için bir hareket sembolü, o hareketin içinde sen de yürür gidersin. Bazen bir şey yapamazsın, bazen yaparsın. Bazen yaşar, bazen kaybolursun. Bazen başarırsın, bazen başaramazsın.”

Mahmut Çınar bu kitapta okuru, Bülent Ortaçgil’in çocukluğundan aile ilişkilerine, gündelik hayatından müzik çalışmalarına, içinde yaşadığı dönemin ve bugünün sosyal siyasal koşullarından gelecek tasavvuruna kadar bir nehrin akışını andıran hayat hikâyesiyle buluşturuyor.

Mahmut Çınar Kimdir?

Tatvan’da doğdu. İlkokulu aynı şehirde, ortaokul ve liseyi Antalya’da bitirdi. Ankara Gazi Üniversitesi’nde başladığı felsefe eğitimini son yılında bırakarak Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın-Yayın Bölümü’ne girdi. Öğrencilik yıllarından itibaren aktif olarak muhabirlik ve editörlük yapan Çınar’ın o yıllarda çeşitli dergi ve gazetelerde haberleri ve yazıları yayımlandı, söyleşileri ve televizyon programları ödüllere değer görüldü. Daha sonra yüksek lisans ve doktora eğitimine aynı bölümde devam etti. 2007 yılında araştırma görevlisi olarak girdiği Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde 2008 yılında öğretim görevlisi oldu ve bu görevi 2016’ya dek sürdürdü. Temel gazetecilik alanlarının yanı sıra medya tarihi, medya ve milliyetçilik, medyada ayrımcılık ve nefret söylemi gibi konulara eğildi, bu konularda yurtiçinde ve yurtdışında dersler ve konferanslar verdi, konuşmalar yaptı. Uluslararası projelerde görev yapan Çınar, insan hakları konusunda yürütülen sivil toplum çalışmalarında danışman, eğitmen ve katılımcı olarak aktif biçimde yer aldı, alıyor. Editörü ve yazarı olduğu “Medya ve Nefret Söylemi: Kavramlar, Mecralar, Tartışmalar” adlı kitap Aralık 2013’te Hrant Dink Vakfı Yayınları’ndan çıktı. Proje koordinatörü ve yazarlarından biri olduğu “Ayrımcı Dile Karşı Habercilik Kılavuzu” ise P24 Medya Kitaplığı etiketiyle 2015’te yayımlandı.

Müziğe olan ilgisi çocukluk yıllarında başlayan Çınar, kendisini “iyi ve özenli bir dinleyici” olarak nitelendiriyor. Müzikle şarkı yazarı ve icracı olarak da ilgilenen yazarın ilk teklisi “Satır Satır”, Pasaj Müzik etiketiyle Şubat 2017’de yayınlandı. Ardından çok sayıda şarkıya imza atan Çınar’ın ilk albümünün önümüzdeki aylarda raflarda olması planlanıyor.

Mahmut Çınar ayrıca 2015’ten bu yana Uluslararası İzmir Edebiyat Festivali’nin editörlüğünü üstleniyor.

Arka Kapak

“Bu Su Hiç Durmaz’da ben bir hüzün alırım. Her şey devam eder, su yine akar,
yine gider ve hayat sürer. Sen de istediklerini yapamayabilirsin ama hayat aktığı
için onunla beraber akarsın. Su zaten benim için bir hareket sembolü, o hareketin içinde sen
de yürür gidersin. Bazen bir şey yapamazsın, bazen yaparsın. Bazen yaşar, bazen
kaybolursun. Bazen başarırsın, bazen başaramazsın... ”

Benim o stüdyoya girişimle çıkışım farklıydı. Şarkı bittiğinde , “Biri beni anladı” dedim. Sanki
Bana yazılmış gibi... O şarkıyla, bu çocuksu vehme kapılmayacak yoktur sanırım. Bütün
hücrelerimle Bülent’in ne kadar derin ve hakiki bir kaynaktan döküldüğünü idrak ettim. Bu
yüzden, istediği kadar görünmez olmaya çalışın, imkânsız. Öz’den söz ediyorum ezcümle...

Sezen Aksu

Bir de Yağmur var... Aşkı tane tane anlatan Yağmur. Hüznü damla damla akıtan.
Dertlenmeyi öğreten, diklenmeyi belleten. “Her şey olur, her şey büyür, her şey geçer,
hayat kalır ” yazılı bir muskayı, ömür boyu göğsümüzde taşımamızı sağlayan Yağmur.
Ortaçgil, denizden esen bir rüzgardır.

Yekta Kopan

Dinlediklerim hayatı anlatıyordu, bazen Şık Latife’deki gibi, doğrudan, bazen de şiir
gibi. O zaman hayalimde sürrealizme çalan resimler canlanırdı. En çok, Eski Defterler’de
dinleyeceğimiz Değirmenler’de bu hisse kapıldım herhalde.

Banu Güven

İnsan olmanın çelişkisi duydum Ortaçgil’den ve ufak ufak çözmeye başladım düğümlerimi.
Her şarkısını başka vurguyla, bir daha ve bir kez daha dinledim, izledim, okudum.

Jehan Barbur

Ortaçgil dinlendiğinde, şarkıların derin bir lirizmi yani özel bir heyecan ve coşkuyu imlediği
söylenebilir. Dinleyicilerini belki de en çok etkileyen özelliklerden biridir bu. Bu lirikler
yoluyla hep kendi açıklarını, çıkmazlarını, ikilemlerini yakalar dinleyici. Tabii ki bu sorunlar,
kentli bireye ve ilişkisizliklerine” dairdir. Aşk, bu şarkılarda ancak böyle nefes alıp
verebilir.

SALT Beyoğlu’nda Uzun Perşembe VANISHING GRADIENT


Perşembe Sineması gösteriminin ardından c / a, İskeletor ve Saint Aegean Heart’tan canlı elektronik müzik performansları31 Mayıs, 20.30, Açık Sinema'da...

Makine öğrenimi algoritmaları genellikle hatalar ve olası kayıpların en aza indirilmesi amacına dayanır. Yapay sinir ağlarının gradient descent [meyilli azalım] algoritmasıyla eğitiminde karşılaşılan güçlüklerden biriyse vanishing gradient [ufuk gradyanı] problemidir. Bir “kayıp ve dönüşüm” olgusu olarak bu problemden adını alan performans programı, c / aİskeletor ve Saint Aegean Heart’ı ilk kez SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da bir araya getirecek. Eklektik seslendirmelerden hibrit müzikal canlandırmalara, katılımcıların izleyiciliğin ötesinde etkileşimli bir ağ olarak ilişkileneceği performanslar, doğal ve yapay, işitsel ve görsel, gerçek ve gerçeküstü gibi kavramların müziğin soyutluğunda meyilli olarak yok olmasını amaçlıyor. Atay İlgün ve Caner Bozkurt tarafından programlanan Vanishing Gradient herkesin katılımına açık.

Perşembe Sineması programında, 1986 yapımı Survival of a Small City [Hayata Tutunan Küçük Şehir] belgesel filmi yer alıyor. Performanslar öncesinde Açık Sinema’da gerçekleştirilecek altyazılı gösterim saat 19.00’da başlayacak.

Devamlılık Hatası kapsamında yürütülen ve temsilî bir “üretim bandı” çevresinde sergi süresince istihdam edilen beş kişi ve mekâna gelenlerin diyaloglarıyla şekillenen İşsiz İşçiler-sana yeni bir iş buldum! (2006-2018) performansı 19.00’a kadar Forum’da. Aydan Murtezaoğlu ve Bülent Şangar’ın bu ortak çalışmasıyla başlayan serginin devamı ikinci ve üçüncü katlara yayılıyor.

Uzun Perşembe’de ayrıca, SALT Beyoğlu’ndaki Mutfak ile Robinson Crusoe 389 kitabevinin yanı sıra, SALT Galata’da yer alan Tanımsız Hizmetler Bürosu sergisi 22.00’ye kadar açık.

c /a ses, görsel ve karma gerçeklikle deneyler yapan ve çoğunlukla yapay zekâdan yararlanan türler dışı ikili.

İskeletor Kerem Sevinçli’nin 2013’te başlattığı, doğaçlama ses ve bas eksenli solo müzik projesi.

Saint Aegean Heart müzikal programlama dilleri ve elektronik devre tasarımlarıyla ritim eğilimli deneysel kompozisyonlar üreten proje.

Güneşin içinizi ısıttığı ilk saatlerin hissi Terre de Lumiére L’eau.


L’Occitane’nın ikonik Terre de Lumiére parfümü ilkbaharın geldiğini karakteristik çiçek kokuları ile haber veriyor. Fransızların “Altın Saatler” olarak tanımladığı gündoğumunun ilk anlarından esinlenerek tasarlanan parfümün notalarında çiçek notaları yavaşça beliriyor.

Terre de Lumiére L’eau’nun kalbinde çiçek kokularından önce bergamot ve pembe biber notaları ile şafak saatlerinin tazeliğini ve temiz havasını alabiliyorsunuz.

Altın saatlerin kokusu
Pembe şakayık ile güneşin yeryüzüne çıktığı anda verdiği sıcaklığı, dip notalarında ise beyaz misk, tonka fasülyesi ve acıbademin çiçeksi kokularının sizi sardığını hissedebiliyorsunuz.
Kristal berraklığında, havanın hafifliği kadar yumuşak Terre de Lumiére L’eau; huzurla dolu hassas bir koku..Güneş ışınlarının ufukta yavaşça belirdiği o birkaç dakikalık güzel anların kokusu..

3 ünlü parfümcünün anılarıyla
Üç olağanüstü koku burnu Nadège Le Garlantezec, Shyamala Maisondieu ve Calice Beckerevi kendi anılarından yola çıkarak Terre de Lumiére L’eau için olağanüstü bir uyum yakaladılar..

Fiyatları;
Terre de Lumiére L’eau EDT 90 ML – 422 TL
Terre de Lumiére L’eau EDT 50 ML – 314 TL
Terre de Lumiére L’eau Shower Gel 250 ML – 82 TL
Terre de Lumiére L’eau Body Lotion 250 ML – 130 TL
Terre de Lumiére L’eau Radiant Balm/Hand Cream30 ml – 44 TL
Terre de Lumiére L’eau Perfumed Soap 75 gr – 33 TL

L’OCCITANE EN PROVENCE hakkında:
Gerçek Bir Hikâye...
Fransız kökenli L’OCCITANE en Provence markası, doğal içerikli güzellik ve bakım ürünleri ile kişisel bakımı keyifli bir ritüele dönüştürüyor... Akdeniz kökenli esansiyel yağlarla ve geleneksel yöntemlerle üretilen L’OCCITANE ürünleri tamamen doğal, gerçek birer yaşam sanatı ürünleri...Ürünlerde paraben, mineral yağlar ve haysansal içerikler kullanılmıyor, ürünler hayvanlar üzerinde test edilmiyor ve hammadde temini adil ticaret ve sürdürülebilir kalkınma ilkelerine göre yapılıyor...

L’OCCITANE’ın gerçek hikâyesi, 1976'da, Fransa’nın güneyinde Provence bölgesinde Olivier Baussan'ın L'OCCITANE’ı yaratmasıyla başlıyor. Akdeniz topraklarından ve tekniklerinden ilham alan Olivier Baussan, doğal ve otantik, etkili ve iştahlandırıcı çekiciliği olan cilt bakım ürünlerini ve kokularını geliştiriyor...
Dünyada 2000’den fazla, Türkiye’de online dahil 37 mağazası bulunan L’OCCITANE’ın geniş ürün yelpazesinde, cilt ve vücut bakım ürünlerinden parfümlere, banyo ürünlerinden mum ve sabunlara 500’e yakın ayrı ürün seçeneği bulunuyor.

L’OCCITANE, sadece kaliteli ürünleri ile değil, şık şişe ve ambalaj tasarımları, renkli hediye paketleri ve Provence ambiyanslı nostaljik arduaz konseptli mağazaları ile dikkat çekiyor...






TEOMAN “hep kitap”TAN ÇIKAN KİTABI FASO FİSO’NUN İMZA GÜNÜNDE D&R’DA OKURLARIYLA BULUŞTU


Rock müziğin başarılı ismi Teoman, Hep Kitaptan çıkan yeni kitabı Fasa Fiso’nun imza gününde D&R Suadiye de sevenlerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı.

Hayranlarının saatler öncesinden uzun kuyruklar oluşturarak sevgi gösterisinde bulunduğu ünlü sanatçının imza gününde unutulmaz anlar yaşandı.

Bugüne kadar yaşadığı aşkları, çocukluğunu, gençliğini şarkılarıyla anlatan Teoman bu kez hep kitap’tan çıkan yeni kitabı Fasa Fiso ile sevenlerinin karşısında.Ünlü şarkıcı, kitabında çocukluğun bakış açısını, hayatını, müziği anlamlandırma çabalarını, büyüme sancılarını, kafa karışıklıklarını ve yıllar geçtikte yaşadığı değişimleri eğlenceli hikâyelerle anlatıyor.

Teoman, imza günü serisine 24 Mayıs Perşembe günü saat 17:00 de D&R Ankara Cepa da devam ederek hayranlarıyla bir araya gelecek.





19 Mayıs 2018 Cumartesi

KADIKÖY’DE 19 MAYIS COŞKUSU


19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, Kadıköy Kalamış Parkı’nda düzenlenen bir dizi etkinlikle kutlandı. 19 Mayıs Bisiklet Turu için bir araya gelen yüzlerce bisikletli, 12 kilometre boyunca pedal çevirdi.

YÜZLERCE BİSİKLETLİ BALONLARIYLA PEDAL ÇEVİRDİ

Kadıköy'deki 19 Mayıs etkinliklerinin ilk durağı, İskele Meydanı’ndaki Atatürk anıtı oldu. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu Atatürk anıtı önüne çelenk bıraktı. Resmi törenin ardından Kalamış Atatürk Parkı'nda bir araya gelen yüzlerce kişi 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarına katıldı. Kadıköy'deki kutlamaların en renkli anlarını 12 kilometre boyunca pedal çeviren bisikletçiler oluşturdu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, Kalamış Atatürk Parkı'nda başlayan bisiklet turunda her yaştan bisikletçi Türk bayrakları taşıyan balonlarla pedal çevirdi. Sahil yolu boyunca pedal çeviren bisikletli grup yaklaşık 1 saat süren tur sonrasında Bağdat Caddesi üzerinden Kalamış Parkı’na geri döndü. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, turun bitiminde bisikletlilere madalya takarak tebrik etti.

BEYAZ ÜNİFORMALARLA BANDO GEÇİDİ

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri kapsamında Piri Reis Üniversitesi boru trampet takımı yaptıkları yürüyüşle törene katılanlara güzel anlar yaşattı. Bembeyaz üniformaları eşliğinde trampet ve davullarla yürüyen gençler alkışlar eşliğinde karşılandı. Grubun yürüyüşü balonların gökyüzüne bırakılması ile son buldu. Beşiktaş Belediyesi Halk Oyunu ekibi çeşitli yörelerden sergiledikleri oyunlarla vatandaşlara keyifli anlar yaşattı.

KADINLAR BU KEZ RUGBY’DE YARIŞTI

Kadıköy Ladies Rugby takımı da etkinlikler kapsamında gösteri maçı yaptı. Amerikan futboluna benzeyen sert bir spor olarak bilinen rugby’de mücadele eden kadınlar büyük ilgi gördü.

HER BİR KÖŞEDE SPOR VARDI

Kalamış Parkı’ndaki etkinlik alanının her bir köşesinde spor müsabakaları vardı. Erkek ve kız takım halı sahalarda birbirileriyle yarıştı. Türkiye Liseler Arası Plaj Voleybolu turnuvası İstanbul ayağı düzenlendi. Oyun alanlarında kaykay, frizbi, tırmanma duvarı, trambolin, langırt, rodeo gibi etkinlikler gün boyu devam etti.

MELEK MOSSO VE FATMA TURGUT KONSERİ

Kadıköy Belediyesi tarafından düzenlenen 19 Mayıs şenlikleri akşam Melek Mosso ve Fatma Turgut konseri ile sürdü. Kalamış Atatürk Parkı’nda gerçekleşen konsere ilgi büyüktü.


Türkiye’nin “Ter Kokusu ile İmtihanı”na Orhan Gencebay dokunuşu


“Daha güzel, daha adil, sevgi dolu bir dünya için..

Barış için, insanlık için, kardeşlik için…

Burunların selameti için…”



Havaların ısınmasıyla birlikte toplumsal bir sorun olan ter kokusu tüm keskinliğiyle tekrar gündemimizde. Bir arada yaşayan her kesimden insanın ortak problemi ter kokusu, insanlar arasına fiziksel ve duygusal mesafeler koyan, konuşulması en zor konulardan biri.
Dünyanın 1 numaralı deodorant markası Rexona, “daha temiz daha ferah bir dünya için” ter kokusu ile mücadelesini, Orhan Gencebay sözcülüğünde gerçekleştirdiği kampanya ile sürdürüyor.

Orhan Gencebay otobüse bindi, barış için, insanlık için, kardeşlik için, burunların selameti için, ter kokusundan şikayet edenlerin tercümanı oldu Orhan Gencebay filmde, bindiği otobüste ter kokusu ile tüm yolcuları rahatsız eden gencin yanına gidiyor, ikonik parçası Batsın Bu Dünya’dan esinlenerek “Daha güzel, daha adil, sevgi dolu bir dünya için.. Barış için, insanlık için, kardeşlik için… Burunların selameti için…” terk kokan genci deodorant kullanması için uyarıyor.
Rexona, ter kokusu sorunundan yola çıkarak yaptığı araştırmada, Türkiye’nin “Ter Kokusu ile İmtihanı”nı mercek altına aldı ve çarpıcı sonuçlar elde etti.

Her 10 kişiden 9’u ter kokusuna maruz kalıyor Estima Araştırma Şirketi’nin ülke genelinde 12 şehirde, 18-55 yaş arasında ABC1C2 sosyo ekonomik gruplardaki kişiler arasında yaptığı araştırmaya göre, günlük hayatımızda her 10 kişiden 9’u ter kokusuna maruz kalıyor.
Ter kokusu, konuşulması en zor konulardan biri Toplumun genelini etkileyerek insanların arasına fiziksel ve duygusal mesafeler koyan ter kokusu, konuşulması en zor konuların başında geliyor. Araştırmada yakın arkadaşınız ter koksa ne yaparsınız? sorusuna yoğunlukla 45-55 yaş arası %62 “dostane bir şekilde uyarırım” diye cevap verirken, %34 sessizliğini bozmuyor.

Orhan Gencebay “Tek kokusu için sizi kim uyarsa alınmazsınız?” sorusunun cevabı oldu Araştırmada toplumun her kesiminden insanları babacan tavrıyla kucaklayan, koruyucu ve kollayıcı üslubuyla Orhan Baba olarak gönüllere taht kurmuş Orhan Gencebay, “Tek kokusu için sizi kim uyarsa alınmazsınız” sorusunun cevabı oldu.
Türk insanının günlük hayatında yaklaşık 1,5 saati toplu taşıma araçlarında geçiyor. Düzenli olarak ter kokusuna maruz kalanlar, en çok %77 ile toplu taşıma araçlarında ter kokusundan muzdarip oluyor. Bu kişilerin %54’ü ter kokusunun toplu taşıma tercihlerine etki ettiğini, %32’si ise koku sebebiyle toplu taşıma aracı kullanmadığını söylüyor. Toplu taşımayı %26 ile ofiste/iş yerinde diyenler takip ediyor.

Neden terliyoruz? Hayatın gün içinde değişen ritmine göre kalp atışlarımız hızlanır ve yavaşlar, buna bağlı olarak vücut ısımız sürekli değişir. Vücudumuzdaki bu ısı değişikliği hangi mevsimde olursak olalım, günün her anında terleme ile sonuçlanır. Toplu taşıma araçlarında, spor yaparken, ofiste, iş yoğunluğunda, heyecanlanınca, stresli anlarımızda, hatta acılı bir yemek yerken bile terleriz. Vücudun normal bir reaksiyonu olan terleme, önlem alınmadığı durumda ter kokusu ile sonuçlanıyor.

Ter kokusuna karşı çözüm ne olmalı? Katılımcılar, ter kokusu için ilk çözümün %52 ile “kişisel bakım konusunda bilgilenmek” olduğunu söylerken, “deodorantı kişisel bakım rutinine sokmak” önerisi ise %36 ile 2. sırada yer alıyor.
Unilever Kişisel Bakımdan Sorumlu Pazarlama Direktörü Alper Eroğlu; “Rexona olarak tüketicimizle kurduğumuz iletişimde her zaman hareketi sahiplendik. Hepimiz toplu taşımada, sporda, hayatın içinde sürekli hareket halindeyiz. Bu kadar hareketli ortamda terlemek kaçınılmaz. Her zaman tüketicilerimizi terlemenin doğallığından çekinmeden, hareket özgürlüğünden ödün vermeden, ama kötü kokmamayı seçmeye, güvende hissetmeye yönlendirdik. Ter kokusu gibi konuşulması zor olan hassas bir konuda verilecek mesajı, Orhan Gencebay gibi samimi, koruyucu, kollayıcı ve çok sevilen bir sanatçı tarafından esprili bir şekilde vermek hepimizi çok heyecanlandırdı. Burunların selameti için ter kokmamak konusunda toplumumuzu bilinçlendirebildiysek ne mutlu bize” dedi.

#BurunlarınSelameti
#SeniAslaYarıYoldaBırakmaz


İTÜ’de “Sanatkule” Etkinlikleri Başladı


İstanbul Teknik Üniversitesi, sanatla bütünleşen teknik üniversite kimliğini güçlendirmeyi sürdürüyor. Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Sanatkule etkinlikleri, dopdolu içeriğiyle sanatseverleri ağırlıyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi sanatseverler için bir yeniliğe daha imza attı. İTÜ Güzel Sanatlar Bölümü tarafından bu yıl ilk kez gerçekleştirilen “Sanatkule”etkinliği kapsamında akademisyenlerin ve öğrencilerin çalışmalarından oluşan sergi, gösterim ve performansları, 1 Haziran 2018 Cuma gününe kadar sanatseverlerle buluşacak. Taşkışla Yerleşkesinde yer alan Güzel Sanatlar Bölümü’nün yer aldığı kulede süren etkinlikler, ziyaretçileri kısa bir sanat yolculuğuna çıkaracak.


Sanatsız olmaz

İTÜ Güzel Sanatlar Bölüm Başkanı Doç. Dr. Oğuz Haşlakoğlu, Sanatkule etkinlikleri hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Haşlakoğlu, Sanatkule etkinliklerini gelenekselleştirmeyi istediklerini belirterek şunları söyledi:
“İTÜ Güzel Sanatlar Bölümü olarak, öğrencilerimizin ve hocalarımızın yıl içinde yaptıkları çalışmaları her sene gelenekselleştirecek şekilde sanatseverlerle buluşturma düşüncesiyle yola çıktık. Taşkışla binasındaki 4 kuleden birinde bulunan Güzel Sanatlar Bölümü koridorlarında etkinliklerimizi gerçekleştirmek istedik. Fikrimizi paylaştığımız herkes çok heyecanlandı ve etkinlik hazırlıkları kısa süre içinde tamamlandı.”

Sanatla köprüler kuruyoruz
Güzel Sanatlar Bölümü’nün bilim, sanat ve teknolojiyi birlikte düşünebilen ve çağın çok yönlü dinamiklerini kavrayan, yenilikçi, toplumsal hayata katkı sunan öğrenciler yetiştirmeyi hedeflediğini belirten Doç. Dr. Haşlakoğlu, “Sanat,tüm meslekler ve disiplinlerin tamamlayıcısıdır. Sanatsız hiçbir şey olmaz. Hayal gücü sadece sanata mahsus olarak anlaşılmamalı. Öğrencilerimize kendi alan çalışmalarıyla sanat arasında köprü kurmalarını sağlıyoruz. Sanatkule etkinliğimiz de bu çalışmaların somut bir örneğidir. Sanat alanında üreten hocalarla öğrencilerimiz aynı etkinlikte buluştu. Etkinlik kapsamında öğrencilerimizin ve öğretim görevlilerimizin eserlerini, sergi, sunum, gösterim ve performanslarını izleyebilirsiniz.” diye konuştu.

Öğrencilerin yıl içindeki çalışmaları da sergileniyor
İTÜ Güzel Sanatlar Bölüm Başkan Yardımcısı Öğretim Görevlisi Aynur Karakaş Karaağaç,öğrencilerin çalışmaları hakkında bilgi verdi:
“Sanatkule etkinliğinin ilkini gerçekleştirmenin heyecanını yaşıyoruz.Ona yakın derste öğrencilerimizin yıl içinde yaptıkları çalışmaları sanatseverlerin beğenisine sunmak istedik. 100 öğrencimizin çalışması bu sergimizde yer alıyor. Atölye çalışmalarından seçki yaptık. Önümüzdeki yıllarda seçkilerimizi daha da çeşitlendirmek istiyoruz. Etkinlik kapsamında serginin yanı sıra performans ve teorik sunumlar da olacak. Şu anda 12 akademisyen ve 100 öğrencimizin 10'a yakın derste yaptıkları çalışmalardan seçkiler yer alıyor.”

Bütün sanat dalları bir arada
Etkinlik kapsamında moda tasarımından resime, seramikten gravüre, fotoğraftan desene, konserlerden film gösterimine kadar pek çok etkinlik bulunuyor.

Sergide eserleri yer alan isimlerden bazıları şöyle:
Ahmet Keskin (Fotoğraf) / Aylin Akarvardar (Moda Tasarımı), Aynur Karakaş Karaağaç (Seramik) / Başak Avcı (Resim),Desen Halıçınarlı (Gravür) / Ferhan Gözgü Çelik (Resim) / Güngör Güner (Seramik) Hülya Küpçüoğlu (Resim) / Korkut İlhan (Fotoğraf) / Oğuz Haşlakoğlu (Resim), Selçuk Fergökçe (Resim) / Yener Pınarbaş (Resim)

Söyleyişiler
Yüksel Demir, Doç. Dr. “Bir Esin Kaynağı Olarak Antarktika”, Doç. Dr. Ebru Yetişkin“Blok Zinciri ve Günümüz Sanatı”,Öğr. Gör. Dr. Aslıhan Erkmen Birkandan, “Ortaçağ Anadolu Mimarisi'nde Geometrik Bezeme”, Başak Avcı, “Bir Araştırma Olarak Performatif Çizim Pratiği” başlıklı söyleyişi olacak.

Film Gösterimi ve Performanslar
Fatih Hacıosmanoğlu “On Adım” filmi ve“Beden Performansı”